Vilnius
kaldığımız otel-Radviliskis
tarihten Litvanya'da Türk esintileri
Radviliskis ilköğretim öğrencileri
Radviliskis'in sembolu-tren
Litvanya'lı öğrencilerle
Trokai
Katılım sertifika töreni
- Trokai-
Kardeş sınıf
Belediye Başkanının makam koltuğu
Pazar yeri-Litvanya
Türkiye’den Litvanya’ya direkt uçak olmadığından Frankfurt bağlantılı olarak Litvanya’ya gittik. Balıkesir’den akşam 19:00’da otobüs ile ayrıldık. Sabah 05.05 uçağı ile İstanbul’dan önce Frankfurt’a oradan da öğleden sonra Litvanya’ya gittik Çok soğuk olacağını düşündüğümüz için de çok iyi giyinmiştik. Nitekim ilk gittiğimizde oradakiler yılda bir kez kurulan bir panayırı gezmemizi tavsiye ettiğinden hemen taksi ile pazarın olduğu yere gittik.
Panayırları bizim semt pazarlarının gelişmiş hali. Her türlü şeyi bulmanız mümkün, Açıkta balık sattıkları gibi balığı pişirip satan tezgahlar da var. Yine açık alanda bizim saç kavurmaya benzer şekilde bir sürü yiyecek satılan seyyar yerler vardı.Bir an AB ülkesinde değil miyim diye kendimi sorguladım.Çünkü bize kokoreci yasaklamayı düşünen hatta ekmeği poşetsiz satmanın uygun olmadığını söyleyen Avrupalının hali bizden kötü idi.
Hava Pazar günü oldukça soğuktu. Panayırı bir saatte hızlı bir şekilde gezmemize rağmen ancak bir bölümünü gezebildik. Ahşap ürünlerini de iyi şekilde işleyip satışa sunmuşlardı. Şehirde Rus kültürü etkisi hissediliyor. Bağımsızlıklarını ilan edeli ancak 15-20 sene olmuş.
Vilnius’ta panayırı gezdikten sonra kalacağımız şehir olan Radviliskis’e gittik. İlk giden ekip bizdik. Bizim dışımızda İtalya, Almanya, Polonya, İspanya ve tabi ki gittiğimiz ülke olan Litvanya proje kapsamındaki katılımcı ülkelerdi.
İlk gün diğer ülke katılımcıları da geldikten sonra Radviliskis belediye başkanını ziyaret ettik. Başkan bey bizimle yakınen ilgilendi. Belediye binasını gezdirdi. Makam odası çok küçük ve sade idi. Bizdeki makam odaları ile karşılaştırılamayacak sadelikte ve küçüklükte idi.Hatta makamında fotoğraf da çektirdik. Yine Belediye Başkanı tüm katılanlara bizzat kendisi tüm salonu dolaşarak çikolata ikram etti. İşte Avrupa ile aramızdaki en büyük farkın insani ilişkiler ve genel anlayışa dair olduğunu gözlemledim.Yoksa gelişmişlik düzeyi olarak ülkemiz birçok Avrupa ülkesinin üzerinde ama insan ilişkilerinde kat etmemiz gereken çok mesafemiz var diye düşünüyorum.
Radviliskis’te bizi Litvanya ekibinin öğretmenleri Rita ve Ligita gezdirdi.Yaklaşık 20.000 kişinin yaşadığı pek büyük olmayan bir şehir. Kendine özgü mimari yapıları var. İnsanların oturdukları evler Türkiye’deki gibi, ancak çatıları daha farklı bir tarzda yapılmış. Bu nedenle daha güzel bir görünüme sahip. Küçük bir şehir olmasına rağmen konser salonu oldukça büyük ve güzel. Pazartesi akşamı hoş geldin yemeğinden sonra otele gidip dinlendik.
İlk günden sonra hava çok soğuk değildi. İkinci gün Proje kapsamındaki kardeş okula gittik. Okulun pencerelerini proje kapsamındaki ülkelerin bayrak ve sembolleri ile süslemişlerdi. İki sınıfın penceresine “karşılama” yazmışlardı. Okulun konferans salonuna gittik. Katılımcı ülkelerden katılan kişileri isim olarak anons ettiler ve her ülke için ayrı ayrı halk danslarını sundular.Salondaki birçok çocuk da ellerinde bulunan Türk bayraklarını sallıyorlardı. Program sonrası toplu fotoğraf çekiminden sonra ellerinde Türk bayrakları bulunan çocukların yanlarına gidip onları sevdik ve onlarla da hatıra fotoğrafları çektirdik.Türkiye’den çok uzakta ellerinde Ülkemizin Bayrakları bulunan çocukları görmek ve onlarla birlikte olmak hepimizi duygulandırdı.
Daha sonra okulda oluşturulan Litvanya’ya ilişkin kültürel eşyaların bulunduğu salona gittik. Burada yaşı tahminimce 60’ın üzerinde olan bir öğretmen büyük bir heyecan içinde salondaki eşyaları bizlere tanıttı. Bizde belli yaşın üzerinde olanlar genellikle mesaisini bir şekilde doldurma telaşı içinde iken bize ders anlatan öğretmenin gözündeki ışıltı ve heyecan bizim için şaşırtıcı idi. Bu durum da ülkemiz ile Avupa arasındaki farklardan biriydi.
Ertesi gün yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra ülkenin tarihi ve külürel en önemli eseri olan Trakai’ye gittik. Burası bir gölün içine kırmızı kiremite benzer taştan yapılan bir kale. Bağımsızlığın ilanından sonra ciddi bir şekilde restore edilmiş ve ülkenin kültürel etkinlikleri de bu kalede sergilenmiş. Kaledeki sergilerde ilgimi çeken en önemli husus kültürel bir eserde Türk bayrağı işlemesi (ay ve yıldız)görmemiz oldu. Yine kültürel kıyafetler de tamamen otantik. Türk kıyafetlerini yansıtan giysilerle,hatta cüppe giydirilmiş imam mumyası ile karşılaştık. Sorduğumuzda önceleri bu ülkede Uygur Türklerinin yaşadığını, İslami motiflerin Uygurlardan kaldığını söylediler. Hatta sergilenen Kuran-ı Kerim ile seccade bile vardı. Günümüzde de Litvanya’da bu Uygur Türklerinden 35-40 bin kişinin yaşamakta olduğunu öğrendik. Zaten ülke insanın tamamına yakını sarışın olmasına karşın esmer olanlar da vardı.
Sonraki gün, proje kapsamında okuldaki sınıfları gezmeye başladık. Türk sınıfı ile eşleşen iki ayrı sınıf gezdik. Bizi Türk bayrakları ile karşıladılar. Bize Türkiye’ye ilişkin sorular sordular. Toplu fotoğraf çekiminden sonra sınıftan grubumuz ayrıldı. Ben sınıfta bulunan ve Türkiye’ye ilişkin yapılan resimleri kameraya çekiyordum.Belki bir dakika kadar gruptan ayrı kalmıştım ki sınıftaki öğretmen hemen çocuklar ile ders işlemeye başladı. Ben de rahatsızlık verdiğimi düşünerek hemen sınıftan ayrıldım . Ben, Öğretmenin bu iş disiplinine hayran oldum. Aynı şekilde ülkemize yabancı bir ülkeden heyet gelse bırak heyet ayrıldıktan sonra ders yapmayı o gün büyük ihtimalle okulda hiç ders işlenmezdi. Bu da bence Avrupa ile bizim aramızdaki anlayış ve algılayış farkının önemli bir göstergesi idi.
Son gece veda yemeğinin ardından ertesi sabah Radviliskis’ten tren ile Vilnius’a geçtik. Bir akşam da orada kaldık. Vilnius’u gezdik. Tarihi binalarının ve kiliselerinin bol olduğu bir şehir.
Ertesi günü, Vilnius’tan Frankfurt’a geçtik. Orada Kamil Amca bizi havaalanından aldı. Frankfurt’u gezdirdi. Almanya gerçekten gelişmiş ve düzenli bir şehir. Dünya’nın her tarafından insanların yaşadığı bir şehir. Frankfurt’ta Türk kültür derneğini de ziyaret ettik. Günlerdir Türk yemeği yiyememenin özlemi ile Kamil amca’nın evinde güzel bir yemek yedikten sonra İstanbul’a, oradan da Balıkesir’e döndük.
Benim gözlemlediğim insan her yerde insan. Her yerde kültürlüsü, eğitimlisi,iyi ruhlu olanı, kötü ruhlu olanı var. Litvanya’da da panayırda küçük bir kazanç elde etmek için gün boyu soğuğun altındaki insanları görünce bizim semt pazarlarındaki insanlarımız aklıma geldi.
Litvanya, basketbolda Dünya’nın sayılı ülkelerinden. Daha çok salon sporlarına yönelmelerinin soğuk iklimin bir sonucu olduğunu düşünüyorum.
Litvanya’nın ekonomik durumu bizden daha iyi değil. Litvanya’daki okulda öğretmenler aylık ortalama 800 Euro maaş aldıklarını söylediler. Bazen gece 22’ye kadar çalıştıklar halde. Proje kapsamındaki okulun öğretmenlerinden Ligita, eşinin 10 yıl savcılık yaptıktan sonra çok zor bir sınava girip hakim olduğunu, her gün
Bu gezi ile ilgili izlenimlerimizi siz dostlarımız ile paylaşmak istedik.
Sitemizi ziyaret eden ve duygularımızı paylaşan herkese teşekkür ederiz…
Kamil Amca- Frankfurt
Frankfurt-Nehir
Frankfurt camii
Reisim maşallah evliya çelebi misalı geziyorsun.
İyi bir gözlem yapıp, tüm gerçekliğive güzelliği ile dile getirmişsiniz.Emeğinize sağlık.
Çok güzel olmuş Fatih bey elinize sağlık.
ERKAN TAŞKIN 28.04.2013
Sayın Başkanım gerçekten izlenimlerinizi çok güzel anlatmışsınız, sizinle çalışırken sizden çok şey öğrendik, siteniz sayesinde halen de öğrenmeye devam ediyoruz, umarım bir gün sizinle yine çalışmak nasip olur, başarılarınızın devamını diliyorum. Saygılarımlar...