Eşim öğretmen, küçük oğlum Hakan da ortaokul öğrencisi olunca bir haftalık okul tatilini değerlendirmeyi planladık. Büyük oğlum Aslan da bize katıldı. Daha önce çok merak ettiğimiz Dubai ve Abu Dabi’ye gitmeye karar verdik. Eşimin kuzeni Emre’nin Dubai’de, benim kuzenim Mustafa’nın Abu Dabi’de yaşamaları, tatilde bu rotayı tercih etmemizde en önemli etkendi.

Trabzon’dan Dubai ve Abu Dabi’ye yaz aylarında doğrudan uçuş olsa da kasım ayında doğrudan uçuş olmadığından bağlantılı uçuşları araştırdık. En uygun Trabzon’dan Bakü aktarmalı Dubai uçuşuydu.

Trabzon’dan Pazar akşamı 21:00 sularında  Azerbaycan Havayolları ile doğrudan Bakü’ye uçtuk. Gece saat 24:00 gibi Bakü’ye vardık. Hava serinceydi. Booking’den ayarladığımız evin sahibi bizi havaalanından aldı. Araçla Bakü şehir turu yaptık. Dünyanın en büyük bayrağını Bakü’deki özgürlük anıtında gördük. Hazar denizini gece kıyıdan seyrettik.

Bakü, daha önce Rus egemenliğinde kalan diğer Türk cumhuriyetleri gibi eski ve modern olmak üzere iki farklı şehir gibi. Ana yol ve çevresi modern binalarla, caddelerle, yollarla medeni bir şehir görüntüsünde. Ancak, ana yoldan ve Hazar kenarından uzaklaşınca eski ve köhne evlerden oluşmakta. Farklı bir şiveleri olsa da aynı dili konuşabilmek harika. Ülkemize karşı hele de Karabağ’ın geri alınmasından sonra büyük bir sevgi var. 

Kaldığımız evdeki kısa bir uykudan sonra kahvaltımızı yaparak sabah erken saatteki Dubai uçağına yine konakladığımız tesisin sahibi tarafından götürüldük. Program dışı olan Bakü gezisi için tesis sahibine ayrıca 10 Dolar ödedik. Bir gecelik konaklama için ise dört kişi yaklaşık 80 dolar ödedik.

Öğle civarı Dubai’ye vardık. Eşimin kuzeni özel bir araçla bizi havaalanından aldırarak  şehir merkezinde, plaja yürüme mesafesinde olan evine bizi bıraktırdı. Dört akşam bizi evinde misafir eden eşimin kuzeni Emre ve kıymetli eşi Buket’e çok teşekkür ederiz. Emre’nin oğlu Hazar ile küçük oğlum Hakan çok iyi anlaşıp çok güzel oyun oynadılar.

  Dubai’ye gelince; Dubai çok farklı, anlatılması zor  bir şehir. Çöl olarak bildiğimiz şehirde öyle bir medeniyet oluşturulmuş ki görmek lazım. Her şey kurallı ama hiç polis veya güvenlik görevlisi göremiyorsunuz. Her taraf çok temiz. Genel tuvaletler bile. Bizim kaldığımız ev 37 katlıydı. Birçok bina çok katlı. Çok modern ve farklı binalar var. Şehrin önemli bir kısmı deniz doldurularak elde edilmiş ama bunu hiç hissetmiyorsunuz.  Kaldığımız evden yürüyerek 5 dakikada plaja gittik. Denizi temiz ve deniz suyu sıcaktı.Dünyanın her tarafından insanlar uyum içerisine yaşıyorlar. Adeta  bir ABD şehri gibi. Lüks ve şatafat özellikle şehrin bazı kesimlerinde üst düzeyde. Dünyanın en yüksek binası da bu şehirde. Işıklandırması, bahçesinde her saat başı yapılan su gösterileri harika. Yine dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden Dubai Moll da aynı yerde. 

Verginin çok az olması, istikrar ve geleceğe güven olması, temiz ve kurallı bir şehir olması birçok yatırımcıyı buraya yöneltmiş. Türkiye’den de bu şehirde çok gayrimenkul ve iş yatırımı yapan var. Alışveriş merkezlerinde ve sokaklarda çok kez Türk insanıyla karşılaştık. Bu kadar yoğun yerleşime rağmen deniz ve su kanalları tertemiz. Bunu nasıl başardıklarını ben de merak ediyorum. Şehrin su ihtiyaçlarını deniz suyunu arıtarak elde ediyorlar. Pahalı bir sistem ama başka seçenekleri yok. Kasım ayı olmasına rağmen hava halen sıcak ve klima kullanılıyor. Çölde araçla safari yaptırmayı da turizmin bir parçası haline ergetirmişler. Farklı bir heyecan.

    Son iki akşam ise Abu Dabi’de kuzenim Mustafa ve kıymetli eşi Enise’nin evinde misafir olduk. Sıcak misafirperverlikleri için kendilerine çok teşekkür ederiz. Abu Dabi ülkenin başkenti ama son yıllarda biraz Dubai’nin gölgesinde kalmış gibi. Modern mimari ile yapılmış ama ruhani bir hava da oluşturulmuş camiyi gezdik. Abu Dabi şehir merkezini, suni olarak oluşturulmuş adayı gezdik. Burada da yine yüksek katlı binalarla, farklı mimari tasarımlarla yapılmış rezidanslarla karşılaştık. 

Bizim için bu gezi de farklı bir deneyimdi. Tekrar görüşmek ümidi ile…