2002 yılında Ayrancı ’dan Çamlıhemşin’e tayinim çıktığında özel aracımla Akdeniz’i, sahillerini ve bu arada Kıbrıs’ı da görmeyi planlamıştım. Hatta Taşucu’nda gemi seferlerini ve seyahat süresini sormuştum. Amacım bir gün kalıp tekrar geri gelmekti. O zaman bekarken gerçekleştiremediğim Kıbrıs gezisini aradan 12 yıl geçtikten sonra eşim ve üç çocuğumla gerçekleştirmiş oldum. Nasip bu zamana imiş.
Teog sınavları nedeniyle okulların iki gün tatil olmasını fırsat bilip daha önce hiç görmediğimiz Kıbrıs’a gitmeye karar verdik. Çocukların okulu ve sevgili eşimin öğretmen olması nedeniyle başka zaman tatile ayrılmamız mümkün olmadığından kısa da olsa küçük bir kültür ve deniz tatili yaptık.
Tatil için araştırma yaptığımızda Kıbrıs’taki otel yetkilileri de internetteki tatil paketlerinden rezervasyon yapmanın hem ekonomik açıdan hem de rahatlık açısından daha uygun olduğunu söylediler. Biz de tatilstil.com adlı site yetkilileri ile görüşüp internet üzerinden gezi programımızı satın aldık.
Satın aldığımız tatil programında uçak ile gidiş-dönüş, havaalanı-otel transferleri ve her şey dahil otel ücreti vardı. Salı gece 22:00 uçağı ile İzmir’den direkt uçuşla Kıbrıs Ercan Havaalanı’na hareket ettik. Özel aracımızı İzmir Adnan Menderes Havaalanı’nda bıraktık. (Dört gün için 75 Tl civarında otopark ücreti ödedik.)
Gece saat 23:15 civarında uçağımız Kıbrıs’a indi. Normalde otel yetkililerinin bizi karşılamaları gerekiyordu. Ancak Türkiye’den rezervasyonumuz bildirilmediği için bizi kimse almaya gelmedi. Otel yetkililerine cep telefonundan ulaştım. Taksi tutup gelmemi, taksi ücretini kendilerinin karşılayacağını söylediler. Taksi ile otele vardık Otel havaalanına yaklaşık
Kıbrıs’a gitmek için Türk vatandaşları açısından kimlik kartı yeterli. Pasaport aranmıyor. Yurt dışı çıkış harcı yok. Ancak diğer ülkelerde olan Gümrük kuralları aynen geçerli.
Kaldığımız otel gayet güzel ve rahattı. Kaldığımız oda rahattı. Hakan için de portatif bir park yatak getirdiler. Yemekler gayet güzel ve çeşitliydi. Genelde dışarıda yemek yediğimizde küçük mide sorunlarıyla karşılaşmamıza rağmen burada hiçbir rahatsızlık hissetmedik. Açık ve kapalı havuzları gayet iyiydi. Denizi de gayet güzel ve temizdi. Denizin sıcaklığı da iyiydi. Kıbrıs için ideal tatil zamanıydı.
Aslan ve Handan su kaydıraklarının ve havuzların hakkını verdiler. Uzun zamandır yüzme kursuna gitmeleri nedeniyle her stilde gayet güzel yüzdüler. İnsan, evlatlarını güzel bir spor yaparken izlediğinde çok mutlu oluyor.
İkinci günü gecesi Sunay Akın ile söyleşi vardı. Kendi adıma çok şey edindiğim bir söyleşi idi. Program sonrası hemşehrim olan Sunay Bey ile tanışmak ve sohbet etmek de çok keyifliydi.
Üçüncü gün özel olarak düzenlenen Lefkoşa ve Girne turuna katıldık. Bu kısımda da Kıbrıs’a ilişkin gözlemlerimi sizinle paylaşmak isterim.
Kıbrıs’ta en dikkat çeken trafiğin soldan olması. Buna bağlı olarak da araçlarda sürücü kısmı araçların sağında. Minibüslerin yolcu binme kapısı da sol tarafta. Kıbrıs’ı aslında araç kiralayarak gezecektim ama trafiğin soldan olması nedeniyle kaza yaparım korkusuyla gezi turuna katılarak gezdik.
KKTC’nin kuzey kısmı tamamen Beşparmak dağları olarak anılan yüksek dağlarla çevrili. Dağların hemen ardından büyük ovalar başlıyor. Bu ovalarda şu an sulu tarım yok. Türkiye’den Dragon çayında denizin altından Kıbrıs’a aktarılan su adaya ulaşmış. Barajda depolanıyor. Sulama şebekesi tamamlandığında artık sulu tarıma geçilecek. Ayrıca şehirlerde de içme suyu olarak kullanılacak. Coğrafya olarak Mersin’in Silifke ilçesi ile Antalya Gazipaşa arasının coğrafyasına benziyor.
Lefkoşa’da 1963 yılında kendisi görevde iken gece evi basılıp eşi ve üç çocuğu hunharca öldürülen Türk subayının kaldığı, şu an müzeye dönüştürülen barbarlık müzesini gezdik. 1963’ten 1974’e kadar birçok Türk Rumlar tarafından katledilmiş. Köylerinden sürülmüş. Yine Lefkoşa’da saldırıların izlerini taşıyan birçok ev var. İnsan buraları görünce Kıbrıs Barış harekatının ne kadar gerekli ve zorunlu olduğunu daha iyi anlıyor.
Lefkoşa’da yeşil hattı, rahmetli Rauf Denktaş’ın yaşadığı evi, Meclis binasını, Cumhurbaşkanlığı binasını ve konutunu gördük. Daha sonra Girne’ye gittik. Girne tam bir Turizm şehri. Tarihi ve coğrafik birçok güzelliği var. Limanı ve kalesi Antalya’yı andırıyor. Birçok turistik oteli var. Taşucu’ndan Girne’ye düzenli feribot seferleri var. Girne gezisinin ardından tekrar otelimize döndük. Hakan’ı da şifa niyetine denize soktuk. Pişiklerine gayet iyi geldi.
SON GÜN Aslan ve Handan yine su kaydıraklarına bindiler. Otel yetkilileri otelden ayrılırken bu kez gayet güzel bir şekilde Havaalanına transferimizi gerçekleştirdi. Güzel bir uçak yolculuğunun ardından tekrar İzmir’e yurda döndük.
Bizim için güzel bir tatil oldu. Başka bir gezi programımızı paylaşmak dileği ile tüm dostlarımıza sevgiler…
Konakladığımız Otel-Kaya Artemis
Aslan-Yüzme
Handan-Yüzme
Sunay Akın ile-(Kaya Artemis Otel)
Lefkoşa-Barbarlık Müzesi
Girne-Manzara
Girne-Sahil
Girne-Liman
Kaya Artemis Otel'de