Balkan Gezisi

Uzun zamandır Balkanlar’a gitmek, atalarımızın oralarda oluşturduğu medeniyeti görmek ve hissetmek arzusundaydık. Daha sonra gideriz düşüncesiyle hep ertelediğimiz gezimizi nihayet gerçekleştirdik.

Yeğenimin düğünü için gittiğimiz Ankara’dan sonra önceki görev yerim Balıkesir’e gittik. Oradaki dostlarla görüştük. Ardından otobüs ile gerçekleştireceğimiz Balkan gezisine katılmak üzere ailece İstanbul’a gittik. Otobüse binmek için üç farklı yer bildirilmişti. Anadolu yakasında belirlenen tek yer olan Kadıköy’e gittik. Tur süresi olan yaklaşık 8 günlük süre için otoparkların talep ettiği ücretler fahişti. Tur rehberinin yönlendirmesi ile birlikte aracımızı Kadıköy’de, otobüsün kalkış noktasına yakın bir ara sokağa park ettik. Bavullarımız ile birlikte otobüse kadar olan yakın mesafeyi yürüyerek valizlerimizi yerleştirmemizin ardından yurt dışında  ve otobüste yiyecek ihtiyacımızı karşılamak üzere yakında bulunan alış veriş merkezinden ihtiyaçlarımızı aldık. Tura katılanların çoğu da Kadıköy’den otobüse bindi. Öngörülen zamana yakın bir saatte  21:00 civarında otobüsümüz hareket etti. 

Ülkemizin birçok ilinden tura katılanlar vardı. Başta 16 kişilik Adana’dan gelen öğretmen grubu olmak üzere Zonguldak, Ordu, Bilecik ve tabii ki İstanbul.

İlk gece sürekli otobüs ile seyahat halindeydik. Sabah gün ışıdığında Sofya’ya vardık. Günün erken saatinde Sofya’nın tarihi yerlerini panoramik olarak gördük. Şehrin tarihi ve idari bölümlerinin bir kısmı bakımlı ve güzeldi. Ancak Bulgaristan AB üyesi olmasına karşın gelişmiş bir ülke değil. Ardından yaptığımız seyahat ile saat 14:00 civarında  Belgrad’a vardık. Sırbistan, Kiril Alfabesini kullanmakta ve ülkede Rus kültürünün etkileri gözlenmekte. Kanuni’nin fethettiği Belgrad Kalesi’nden Sava Nehri’nin Tuna Nehri ile birleştiği yeri uzaktan gördük. Dünya’nın en büyük açık hava savaş araçları müzesini gördük. Sıklıkla karşılaşmasak da Belgrad’da Osmanlı döneminden kalan eserleri gördük. Yaklaşık 5 saatlik serbest zamanda Belgrad’ın en işlek ve tarihi caddelerini gezdik. Yorucu bir günün ardından otele varmanın mutluluğunu yaşadık ve güzelce dinlendik.

Deneyimli tur rehberimizin önerisi ve yönlendirmesi ile genelde her gün erkenden kalkıp hazırlanarak yola çıkıyorduk. Böylece gideceğimiz yerlere diğer tur otobüsleri henüz ulaşmadan biz  o yerleri rahatça gezdik. Uzunca ve dar yollardan geçerek Srebrenitsa’ya vardık.

Srebrenitsa’da soykırımın gerçekleştiği, zamanında akü fabrikası olan, günümüzde ise soykırım müzesi olarak düzenlenen alanları gezdik. Soykırım mezarlığını ziyaret ederek dua okuduk. Savaş bitmiş olsa da etkileri halen devam etmekte. Bosna-Hersek halen 9 bölgeden oluşmakta. Bu bölgelerde halen Müslüman ve Hristiyanlar bir arada yaşamakta. Bu 9 bölgenin çoğu yine komşu ülkelere otonom yönetim olarak bağlı. Burada gözlemlediğim ve edindiğim kanaat şu: İnsanlar etnik ve dini yönlerini ön plana çıkardıkça bir arada yaşama inançları azalıyor. Farklı dine ve milliyete mensup insanlar bu yönlerini gündelik yaşamlarında da öne çıkarıyor Balkanlar’da. Bu durum huzur ve uyum içerisinde yaşamayı zorlaştırıyor. Benim gözlemim Balkanlar’da gerginlik halen devam ediyor.

Bosna, Türk kültürünün Balkanlar’da en canlı yaşandığı yerlerden biri. Meşhur Boşnak böreğini Bosna’da tatmanızı öneririm.

Heyecanla beklediğimiz Mostar şehri ve köprüsü de görülmeye değer bir şehir. Türk eserleri halen varlığını devam ettirmekte. Ardından ihtişamını büyük ölçüde koruyan, camileri, kalesi, yolları ve evleri ile halen yaşayan bir Türk köyü olan Poçitel de görülmeye değer. Ardından günümüzde en iyi korunan tarihi şehirlerden biri olan Dubrovnik’i gezdik. Denizin adeta içinde ve birçok döneme ait eserleri barındırıyor. Dünya’nın ilk eczanesi bile burada.

Balkan ülkelerinden en gelişmiş olanlarından birisi Hırvatistan. Denizi, Fyordları, adaları ile Avrupa’nın en iyi tatil yörelerinden biri.

Karadağ, düzensiz gelişen bir ülke. Burada en görülmeye değer yerlerden biri Kotor. Dubrovnik tarzında küçük ama tamamı tarihi yapılardan oluşan bir yerleşim yeri.

Arnavutluk da Balkanlar’ın geri kalmış ülkelerinden biri. Burada meşhur İşkodra Kalesi’ni panoramik görüyor ve Kosova’ya geçiyoruz. Prizren âdeta Türkiye gibi. Zaten ülkenin üçüncü resmi dili de Türkçe. Kamu kurumlarının tabelalarında da Türkçe yazıyor. Burada da iyi korunmuş birçok tarihi eserimiz var. Priştine’yi uzaktan gördükten sonra Kosova Savaşı’nda savaş meydanında şehit olan Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigar’ın türbesini gezdik. Ardından Makedonya’nın Üsküp şehrine geçtik. Üsküp’ün ortasından geçen nehrin bir tarafı tamamen Türk kültürünü halen yaşıyor. Köprünün öteki tarafı ise modern Üsküp. Burası da görülmeye değer bir yer. Yine Tetova’da yer alan cami dış süslemeleri ile çok farklı. Görmenizi tavsiye ederim.

Ohrid de Türk kültürünün canlı şekilde yaşandığı tarihi bir şehir. Göl kenarı. Kaldığımız otel de göl kenarı olunca bu sene yüzme sezonunu burada açtık. Makedonya’da güzel bir akşam yemeği ile birlikte Balkan müzik ve halk oyunlarından oluşan Balkan gecesine katıldık.

Ertesi gün Manastır’da Atatürk’ün askeri eğitim aldığı okulu etraflıca gezdik. Ardından Yunanistan’ın Selanik şehrine vardık. Atatürk‘ün doğduğu evi tadilatta olduğundan gezemedik. Dışardan gördük. Şehir merkezini ve heykelleri gördük. Selanik biraz İzmir’i anımsatıyor. Ardından Batı Trakya Türklerinin yoğun yaşadığı Kavala ve Gümülcine’den geçerek İpsala sınır kapısından gece vakti yurda girdik. Gece yarısı 01:00 civarı Kadıköy’deydik. Aracımızı park ettiğimiz yerden otobüsün yanına getirerek yerleştirdik ve Avrasya Tüneli ile Çanakkale Köprüsü’nü kullanarak sabahleyin Altınoluk’a vardık.

 Gezi hakkındaki genel izlenimlerim;

7 günde 9 ülke gördük. Bu ülkelere kendi aracımızla gitmek, görülmesi gereken yerleri bilmek ve görmek çok zor. Onun için daha önce Balkanlar’a gitmediyseniz ilk seyahatinizin otobüs ile olmasını öneririm. Bir nevi keşif gibi. Ondan sonra hangi ülke hoşunuza gittiyse o ülkeye özel aracınızla veya uçakla gitmenizi öneririm. Tur yorucu ama biz zaten yorucu olacağını biliyorduk. Bu kadar ülke ancak böyle tempolu bir gezi ile gezilebilir.

Tur arkadaşlarımız uyumlu, neşeli ve sanatsever bir ekipti. Hareket saatlerine herkes büyük ölçüde uyduğu için zaman kaybı yaşanmadı.

Bu vesile ile tüm tur arkadaşlarıma selam eder, tecrübeli tur rehberimiz Rıfat Bey’e ve otobüs kaptanlarımıza teşekkür ederiz. 

Başka bir gezide birlikte olmak ve izlenimlerimizi paylaşmak üzere Hoşça Kalın.