Atalar her zaman dedikleri sözleri boşa söylememişler. hatırlıyorum bizdede dediğiniz gibi öndüç günlük derlerdi. bır an önce işler bitsin diye ; ayrıca yoğurt mayalama ve ekmek yapmak için hamur istenirdi. güzel dile getirmişsiniz başkanım elinize gönlünüze sağlık hayırlı günler.
Anlattığınızda geçen komşuluk ve tasarrufun hemen hemen yok olduğu Bu dönemde bu tür yazılara daha fazla yer vermeniz gerekiyor galiba Başkanım. İnsanlara Bin kere sözle söyleyerek anlatamadıklarımızı bu etkileyici yaşanmışlıklar daha bir kerede anlatır. Ben bu dönemi yaşamış biri olarak etkilendim. Kalemine sağlık.
Kesinlikle katılıyorum başkanım. Ne kadar çalışırsan çalış, ne kadar yorulursan yorul, aksam mutlaka bıyerlerde oturulur. Sohbetler eksik olmazdı. Herkes çekilmiş kendi dünyasına, geniş aileler daha küçülmüş, artık çekirdek bir aile yaşantısı surulmeye çalışılıyor. Şu bir gerçek ki eskiden imkanlar çok kısıtlıydı ama daha huzurluyduk.
Hayat eskiden daha güzeldi, eskinin insanlarıda daha güzel insanlardı, küçük şeylerle mutlu olabiliyorlardı Başkanım. Anadolunun hemen her yerinde eskiden anlattığınız gibi komşuya saygı, insana saygı, doğaya saygı, hayvanımahlukata saygı vardı. İnsanlar daha az kazansalarda mutlu oluyordu, o mutluluk gözlerinin içinden gözüküyordu. Şimdi maalesef o günleri arıyoruz. Yazınıza teşekkürler selamlar saygılar Başkanım.
Fatih bey okurken çok duygulandım çok anlamlı ve okuması bir okadar baha huzur verdi kalbinize ve bileğinize sağlık sizin gibi maneviyata önem veren insanla çok az teşekkürler
Başkanım günaydın Geçmişteki hatıraları tazeleyen güzel yazınız için teşekkür ederim. O dönemler akıllara virüslerin giremediği, doğallığın değişmediği saf ve temiz zihinler vardı. Bu tip insanların tek gayeleri çevresine iyilik yaparak ilişkileri güçlendirmekti. Selam saygılar
Ateş komşuluğunu ben de hatırlıyorum başkanım.bizde de dedemlerin Vakfıkebir _ güneyköy köyünde o zamanlar büyükşehir değildik haliyle köydeki komşularımıza kürekle köz verdiğimizi hatta bizim de onlardan aldığımızi hatırlıyorum.ayni şekilde hem arazide işlerinde kullanmak üzere ödünç alınan kazma kürek bel ..vb aletlerin emanet verilip alındığı,hatta yardıma sırayla karşılıklı gidildiği zamanlardı.sehir de ise şuan kimse ne zamanını ayırıyor yardımlaşma için ne de emanet birşeyini vermeye çekiniyor maalesef.aslinda yaşamimizdaki ekonomik zorluklarin artması eski günlere dönmemiz i sağlaması açısından bazen iyi olmuyor mu sizce de? Bence buna da şükretmek ve sabretmek bizler için yeterli olacak kanaatindeyim .herkese bereketli,sevgi saygı muhabbet dolu zamanlar diliyorum ???????????>?
ÇYörenin eski insanlarının genelinde tartışma, anlaşmazlık komşuluk ilişkikerinde hep baskındı! Dönemin iyi ilişkilerinin de olduğunu gerçek tespitlerle belirmişsiniz ki güzel bir detay. Dinimizdede komşu hakkı hayatımızda manevi değerlerimize sahip çıkmamızı hatırlatır. Bugün kendi adıma şehir hayatında da olsa komşularımızls güzel manevi bağlarla yaşamaktayız! Çabuk tüketen toplum olarak umarım yitirdiğimiz değerleize sahip çıkar , yeni nesillere aktarırız! Ağaç yaşken eğilir…
Aynı yörenin insanı olarak yaşadıklarınızı gözlemleme fırsatım oldu.Benim babaannemde dedem askerdeyken (bu süre 3 yıl) bir kutu kibriti bitirmediği anılarını dinledim.En çok dikkatimi çeken ise tuvaletlerin ev dışında olduğu dönemlerde kullanılan kuru yapraklardı.Doğuda askerlik yapmış biri olarak oranın halkının devlet bize bakmıyor söylemlerini çok duydum, asıl bizim yöremizde devlet hizmetlerine ulaşım konusunda eksiklik daha çok olmasına rağmen benim biftek hemşerim sesini bile çıkarmadı.
Ateş komşuluğu, yazınızın yaşandığı dönemde çok önemliydi Recep ağabey anlatmış, ancak bugün insanlar yaşadığı apartmanda kim öldü, kim hasta, kim yaşlı... bilmiyor. Yazınızın yaşandığı yer köyümüz, mahallemiz herkes biribirini tanır ancak bugün bir apartmanda, bir sitede değişik kültürden faklı insanlar yaşamakta kim kimdir, hırlı mı hırsız mı bundan çekince oluyor komşular arasında. Velhasıl ateş komşuluğu köylerde devam ediyordur belki ama şehir hayatında maalesef.
Kardeşim anlattıkların geçmişin zor zamanlarını ancak ekonomik zorluk değil ekonomik yokluk yani teknik anlamda teknolojik eksiklikti ancak bu zorluğun anlattığın ateş komşuluğunu ve bunun gibi dayanışma gerektiren olayları artırmış zamanın birlikteliğini çok güzel anlatmışsın bu gün ise zamanın teknolojisi insanlar arasına dostlar arasına haberleşme teknolojisi ile âdeta görünmez bir duvar örerek bir araya gelinmesini etkileşimde bulunmasını engellemekte . Geçmişin o güzel his ve istekleri ile günümüzde yaşamak dileği ile selamlar
Saygıdeğer Başkanım,o yılları o kadar güzel ifade etmişsiniz ki,yazınızı okurken bir anda 70'li yıllara gittim,çocukluğumu yaşadım.Elinize,yüreğinize sağlık.Atalarımızın "Komşu komşunun külüne(ateşine) muhtaçtır."sözü bu olsa gerek.Selam ve Saygıdeğer...
Kaleminize yüreğinize sağlık, tabi ki biz bu deyimi biliyoruz. Bizim için kıymetli olan hikayenin akışı. Bir film şeridi gibi hayat ve o yaşantı gözümün çnünden geldi geçti. Adeta o günleri yeniden yaşadım. Belki yoksulluk vardı ama çok güzel yıllardı. Selamlar saygılar.
Teşekkür ediyoruz size öncelikle , bizleri aslımıza yönlendirdiğiniz için. Paylaştıkça her şeyin arttığını , tükenmediğini ,bereketin arttığını çok güzel örneklerle bizlere aktardınız. Nimet , şükür , paylaşmak ve mutluluk gibi kavramların ortak bir toplum bilinci olması için çocuklarımızı yetiştirirken zihinlerine yerleştirmemiz gerekiyor. Materyalist ve yarışmacı olmaktan ziyade mana ve paylaşım üzerine bir hayat kurgulamak gerekiyor. Rahmetli babam domates yemediği halde bayağı domates yetiştirirdi. Ne yapacaksın bu kadar domatesi dediğimde elbet yiyeni buluruz derdi. Ahirete irtihal eden tüm büyüklerimize rahmetle. Selam ve saygılarımla..
Değerli savcım.. Okurken çocukluğuma gittim, eline yüreğine sağlık. Maalesef bu kültürü yaşayamadık ve kopan bağlar ile dağıldık. Saygılarımla.
Fatih bey ağızına sağlık,Eski günlere götürdünüz bizi
Elinize sağlık Fatih bey..O yıllara gittim.Ateş komşuluğu kardeşlik hatta kardeşlikten öteydi. Şimdi öyle mi..Sabah çıkarken selam vermeyen selam almayan komşularla birlikte yaşıyoruz. SELAM KOMŞULUĞUNA bile razı olduk.Bu durum kent yaşantısı,teknoloji ile izah edilemez.Bize bir şeyler oldu..Selam ve saygı ile.
Okurken yeniden çocukluk anılarına döndüm teşekkürler
Ne güzel günlermiş…
Ateş komşuluğu bitti, koşullar değişti, yaşam farklılaştı belki. Ama kültürleri devam ettirmek bizim elimizde. Halâ nesilden nesile aktarabileceklerimiz var. Yaşam sürdükçe insan insanın külüne muhtaç çünkü...:)Ateş komşuculuğundaki kül...Değerleri yaşatmaya devam. Teşekkürler...
Bu yazının tek kötü yanı, bitmesi olmuş. Anlatılanları gözümde canlandırarak bir bir hayalini kurdum. Günümüze nazaran eski komşuluk ilişkilerinin ne kadar da samimi ve sıkı sıkıya bağlı olduğunu bir Hakimin kaleminden tekrar anlamış oldum. Bu yazınızdan ötürü size teşekkür ediyorum efendim. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Hayat şartları insanlar arası ilişkileri biçimlendirir ve süreç içerisinde bu ilişkiler toplulumları tanımlamada genetik bir koda dönüşür. İbni Haldun'un "cografya kaderdir" ifadesiyle anlam bulan bu ilişkiler ağı bizi biz yapan temel esaslardır. Bu temel esaslar ise, yardımlaşma, dayanışma, işbirliği fedakarlık gibi degerlerden oluşur. Evet büyüklerimiz çok zor koşullarda yaşamış olmanın ger ektirdiği iktisad kavramını güncel yaşam pratiklerinde en güzel örnekleriyle uygulamıştır. İktisat literatürde kıtlık anlamına gelmektedir. Buna göre kaynaklar sınırlıdır ve insan ihtiyaçlarını karşılamada en verimli bir şekilde kullanılmalıdır. Büyüklerimiz sakla samanı gelir zamanı anlayışına sahip olmakla birlikte komşu komşunun külüne de ateşine de ihtiyacı olduğunu bilmektedir. Bu nedenle ateş közlerini küllerin altında saklayarak komsusunun ocağınin tütmesine katkı sağlamaktadır. Bu ateş komşuluğu yalnızca ocakları ısıtmamakta aynı zamanda gönülleri de ısıtmaktadır. Walter Benjamin Aura kavramından bahseder. Aura, sanat eserinin biricik olması, orjinal olması zamansal ve mekansal bir bağlamının olması anlamında kullanılmaktadır. Evet büyüklerimiz şartların bütünüyle olumsuz olmasına rağmen bir toplumsal aura oluşturarak bir arada yaşamanın en güzel örneklerini sunmuşlardır. Fakat günümüzde kendine yabancılaşmış, ben merkezci, çat kapı degil de ancak randevu ile evine gidebildiğiniz ve bir bardak suyu bile çekinerek isteyebildiğiniz bir toplumsal gerçek var. Günümüz teknolojik imkanları evleri ısıtabilir fakat gönüllerin buz gibi olduğu bir iklimde huzur ve saadet olmaz. Mustafa Kemal Atatürk " Türk genci atasını tanıdıkça daha büyük işler yapabilmek için kendinde kudret bulacaktır" demiştir. Fatih Bey, ateş komşuluğu nostaljik bir durumu ifade etmez bizim medeniyetimizin en temel aurasını dile getirir. Yazınız için teşekkürler.
Başkanım selamlar. Yaklaşık aynı anıları paylaşıyoruz ve yaşımızda aynı görünüyor. Köyşerde ateş komşuluğu halen devam etmekte kakin şehirlerde burakın ateşi komşulukta bitme aşamasına gelmiş durumda zannediyorum. Tasarruf konusuna gelince yaşanmış hikayeniz gerçekten çok ders verici, imkanlarımız olmasına rağmen dışardan alınan ürün mümkün mertebe kullanılmazdı diyorsunuz. Ama günümüzde imkanları olanın yerli ürün kullanması bile abes karşılanır hale geldi. Ayrıca israf da hat safhada.. Hafta sonu dışrda yapılan bir kahvaltıdan arda kalan yiyeceklerle ben çocukluğumda 1 hafta kahvaltı yaprardım, çünkü çocukluğumda 1 zeytini 4 lokma yapardık. İnşallah düzelir bunlar ama düzelmesi içinde bir algı oluşturmak gerekiyor. Daha bu sabah dün akşam ısıttığım ve tüketenediğim ekmekleri bu dabah tekrar ıslatıp ısıttım ama bizde tam anlamı ile tasarruf yapıyor sayılmayız. Saygırımla…
Yazınızı ilgiyle okudum.. kaleminize sağlık . Yazınızda daha çok Köprübaşı daki evinizden söz ediyorsunuz. Yazları Hasibe Teyze Kokimel de kalırdı birkaç ay...benimde çocukluğum Kokimel de geçtiği için sık sık rahmetli annemle yanına giderdik, eski ev patika yolun alt tarafındaydı, evin önünde oyunlar oynardık 60 lı yıllarda...Teyze bize yemek ikram ederdi, lahana çorbası, mısır ekmeği, yoğurt..gibi. öyle lezzetli olurdu ki unutamam..ne güzel günlerdi...komşuluk, samimiyet, yardımlaşma...Hasibe teyzeyi en son 73 veya 74 olabilir o tarihte görmüştüm..Askeri okulda okuyordum o zaman... Beni görmeye gelmişti. Annemle yanyana oturuyorlardı, sohbet ediyorlardı... O kadarını hatırlıyorum, bir daha da görmek nasip olmadı.. Allah rahmet eylesin.
Aynı binada yaşarken birbirine selam vermekte zorlanan, bir tebessümü komşusundan esirgeyen insanların arttığı bu dönem.... Yazınız için kaleminize sağlık. Teşekkürler
Değerli kardeşim.biz tek kiprit çöpünü değerlendirirken bu günkü nesil hesap bile yapmıyor.ninemler ,dedemler okadar yokluk kıtlık yaşamışlar ki.herbir şeyi değerlendirmek sıfır israf etmek zorundaydılar..sizin ev zengin bir evdi..kimbilir nicelerinde kiprit yoktu bile..o dönemler ve daha öncesinde ateşi ateşle yakacaksın kiprit neredevarki..velhevki komşuna olmayan şeyide rahat kullanamazdın..haya edep vardı..kimse nin kimseye hava atması ayıp ve bencillikti.. Hatta karıkoca yanyana gezmemeside ondandır.çoğu kadın dul iken kocasıyla başkalarıda gezmezdi..ayıp sayılırdı...
Değerleri öğreten, eski komsulukları hatırlatan güzel bir deneme. Ben istifade ettim. Belki günümüzde yalnızlığa terk edilmenin büyük faturasını psikolojik ve sosyal sorunlarla ödüyoruz. Hayati olan ateş ve su gibi şeyler üzerinden insanların birbirleri ile dostluğu sağlanmış oluyor. Demek ki komşu komşunun külüne muhtaçmış..
Çok beğendim.Emeğine,yüreğine sağlık canım.Eski geleneklerimizi unutmamak adına zaman zaman olmalı bu tür yazılar.Geçmişi geleceğe taşımak,gençleri bilinçlendirmek açısından son derece önemli.Böylesi güzel bir gelenekle biz okurlarını buluşturduğun için ayrıca teşekkür ederim.Sevgiler…
Yazınıza canı gönülden katılıyorum o zamanlar insanlık vardı komşuluk vardı dostluk vardı en basit bir örnekle öğretmenlerimizi gördüğümüz zaman nerde olursak olsun daima saygı gösterirdik şimdi bakıyorum öğretmen öğrenci ilişkisi sine resmen öğretmen öğrenciden çekiniyor.velilerinden çekiniyor beni şikayet eder mi diye valla ben o günleri çok özlüyorum. Yaziniz için çok teşekkür ederim.o günleri biraz olsun hatırladık.
Sayın başkanım. İyi günler diliyorum. Yazınızda anlattığınız hayatı tamı tamına 1960 lı yollarda yaşadım. Bir an için o günlere götürdünüz beni. Köyde komşuluğun, dostluğun, imece usulü paylaşarak yaşamanın ahengini, güzelliklerinin günlerde yaşadık. Gönlünüze, kaleminize ve emeğinize sağlık. İyi bir hafta sonu diliyorum. Selamlar.
Yaşam koşullarının zor olduğunu dinleyerek büyümüş bir neslin yaşam koşullarının zorluğunda yaşamış bir nesille empati kurması ne kadar zor. Günümüzde (sözde modern çağda) çocuklarımıza her türlü imkanı sizinde bahsettiğiniz teknoloji ve gelişen sanayileşmenin getirdikleri ile anında sunabiliyorken bir taraftan da kültürel “değerler”i aktarabilmeyi başarabilmek için çaba sarf edebiliyor muyuz? Aynayı kendimize çevirmemizi sağlayacak, çok içten, çok yalın bir anlatımla “Ateş Komşuluğu” yazınızı çok beğendim. Komşuluğun “aynı asansörde bir günaydın” demeyi bile çok gördüğü günümüzde, evlatlarımıza değerlerimizi daha çok anlatmalı, Anadolu insanının değerlerine sahip çıkmayı aşılayabilmek için savaşmalıyız. Anlatmak ve uygulamak …Teknoloji çağında vereceğimiz yegane savaşın bu olduğunu düşünüyorum.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır.deyimi de aynıdır.baskanım.tasarruf da hem kendimiz için hem devlet için önemlidir. Kişi ve aileler içinde devletin çıkardığı ve desteklediği bes sistemi hem hane halklari, hem de devlet için doğru ve düzenli kaynak oluşturur.
Merhaba Fatih Bey; Yazınızı severek okudum ve sizleri severek sosyal medya mecralarındanda takip ediyorum. Sayenizde yaşanmışlıklar gözümüz önünde yeniden canlandı, neydi o eski yıllar ? özlem duyuyorum. Yazınız ateş komşuluğu başlığında lakin tasarruf tedbirlerinden idareli kullanma ana temasına dokunmakta. Aslında babaanne çok ileri görüşlüymüş, bugünlerde yaşanan ekonomik krizleri bile görmüş durumda. Mekanları cennet olsun inşallah. Saygılarla…
Nerede o eski günler o eski komşular dercesine duygularımıza tercüman oldunuz değerli Hakimim.. Teşekkürler.
Yazınız hem hüzün hem özlem hem de umut akıttı yüreğime. O günlerin sıcaklığını yeniden yaşamak istiyorum. Ancak, şimdiki insanlar o zamanın insanı değil. Teknoloji ruh köklerimize inip özümüzü kendine benzetti. Bizi ruhsuzlaştırdı. Teşekkür ederim emeğinize. Devamı gelmesi dileğiyle... Selam ve saygıyla...
Yazınızı okudum ve çok beğendim. Artık günümüzde pek uygulanmayan ve unutulmaya yüz tutmuş özellikle de köylerimizde sıkça karşılaştığımız bir komşuluk ilişkisinı hatırlatıyorsunuz. “Ateş almaya mı geldin” deyiminin de kaynağı olan bir adet. Ateş almaya mı geldin ifadesi komşuluğu, haberleşmeyi, dertleşmeyi, halleşmeyi ve kısa süreli de olsa güzel bir konuşma ihtiyacını ifade eden bir deyim. Böyle güzellikleri anlatan yazılarınızın devamı Dileğiyle. Kutluyorum, Selamlar.
Yazdıklarınızı okuduğumda,Rahmetli Babsnnemin 4 amca oğullarını yaylaya getirirdi iki ay onunla yaylada kalırdık..Anlattıklarınızın benzerlerini bizde yaşadık çok şükür.Çok şükür çünkü bazı şeylerin değerini daha iyi anlayabilmemizi sağladı..Hep şükreden,hamd eden olduk,çok şükür..Yanlız sorun bu durumu çocuklarımıza anlatabilmekte..Yeni neslimize anlatabilmekte..İnşallah bunu başarabilicez...İnşallah...
Geçmiş ile günümüzü mukayese etme anlamında ibretlik ve ders alınması gereken bir hikaye Fatih bey. Bizler de o dönemi yaşamış bir insanız. Keşke o dönemi tekrar yaşamadan anlayabilme şuurunda olabilse toplum. İnşallah oluruz. Birincil ilişkiler, hayatın koşturmacası bizlere geleneklerini de unutturdu. Köklerimşizden uzaklaşıyoruz her gün. Onu da kaybedersek hiç bir şeyimiz kalmaz. Toplum olarak da kültür emperyalizminin israfın ve farklı inançların hegomanyadına karşı direnmeye çalışıyoruz. En büyük oyun da aileler üzerinde. İnlallah çok geç olmadan küllerimizden yeniden doğarak özümüze doğarız. Mükemmel bir kıssadan hisse ve ibretlik hikaye yazdınız Fatih bey. Elinize sağlık. Selamlar.
Öncelikle bu güzel yazıyı kaleme aldığınız için teşekkür ederim.Ellili yaşlara dayandığımız bu günlerde yıllar önce bu duyguları yaşamış biri olarak çok sansliymişız aslında bunu şimdi daha iyi anlayabiliyorum.Birçok yokluğun içinde aslında ne kadar büyük bir varlık içinde olduğumuzu şimdi çok daha iyi anlıyorum.Kaleminize sağlık
Tasarrufun günümüzde ne denli önemli olduğunu, aslında genlerimizde, geleneklerimizde olmasına rağmen ne denli tasarrufu unuttuğumuzu ortaya koyan güzel bir yazı .Emeğine, düşüncene sağlık
Ateş kımşuluğu denilince aklımıza sadece ateş gelmesin ateş komşusu demek evinize km olarak en yakın ev karşılıklı her türlü ihtiyac demek tabi elde n bulunuyorsa sayın fatih aksoy beyefendinin babannesiyle bizde ateş komşusuyduk tabi yaz mevsimi komşuluğu biz köyde yaşardık onlar kasabada yazları köye geldikleri zaman annem kalkın çoçuklar biz hep buradayız biz kendi işlerimizi sabah akşam yaparız hadi hep birlikte yardım edelim işlerini bitirelim derdi öylede olurdu asla ben gelemem diyen olmazdı kendi işimizden daha hevesli giderdik komşumuzun yardımına ne yazık ki şimdi kendi çoçuklarımız kendi ailelerine yardım etmek istemiyor biz mi yetiştiremedik çoçukları zaman mı aldı elimizden anlamış değilim aslında bu tür geçmişe ait mazilerimizi anlatınca çoçuklarda imreniyor eski günler keşke geri gelse
Müzelik olan kadim bir geleneğimizi çok akıcı ve keyifle anlatmışsınız. Tebrik ve teşekkürler. Artık o kadim gelenek gözeneklerin çoğu müzelik oldu maalesef. 2017'de Beykoz Pasabahce'de ben bu durumun müzesini kurdum.Ve maalesef artık bu kavramlar müzelik oldu. Komşuluk Kültürü Müzesi INSTAGRAM Hs.Linki: https://instagram.com/komsuluk.kulturu.muzesi?igshid=OGQ2MjdiOTE=
Sayın başkanım, O zamanlar yokluklar, sıkıntılar vardı ama huzur vardı...Hasibe Teyzenin kapısında hava karıncaya kadar akranlarımızla çeşitli oyunlar oynardık...neşeli ve güzel günlerimiz olurdu...şimdi ise kafamızda bin tane tilki dolaşıyor... Rahmetli babanız Aslan Aksoy Lada çok güzel anılarımız var... Gerek İzmir de veya Köprübaşı da... Eğer rahmetli babanızla ilgili bir yazı yazarsanız bu sayfalara...onlarıda yazma fırsatım olabilir...
Gerçekten çok etkilendim bu yazıyı okudum ve şöyle 10 dakika gözlerim takıldı geriye dönük hayal gücümü canlandırdım yazdığınız metnin eskiden yaşam mucadelesiydi özellikle bu metni sizin gibi kendisini adalet ve hukuka adayan kişilerin geçmişini hatırlaması beni çok sevindirdi dışarıdan sizleri tanımayan geçmişini unutmuş eskiyi bilmezler mantığını burda curutdunuz güzel yanınızdan dolayı çok hüzünlendim vede hoşuma gitti Hani bir ata sözü vardır gelecek geçmişinden örnek alır Saygı ve sevgilerimle Güzel insan
"Ateş komşusu" ne güzel bir cümle...ben de komşumuz bir teyzeden duymuştum bu deyimi ve çok etkilenmiştim..ne çok anlam var içerisinde, çok güzel anlatmışsınız.kaleminize sağlık. komşuluk, alma-verme,samimiyet, tutumluluk, doğaya saygı, sevgi ve dönüşüm.. Bi de bana sormuşlardı " e kız ne işitirsun" dedim selma...saygılar
Harika bir yazı olmuş ayrıca Ateş komşusu ne anlama gelir sayende öğrendim bunun yanında “ateş almayamı geldin“ “komşu komşunun külüne muhtaç” de yine bu mealde söylenmiş olsa gerek bizler yani bizim kuşak o güzellikleri gördü şimdilerde apartmanda komşularımızı tanımaz olduk komşu komşusuna değil ateş komşusu ateş püskürür oldu teşekkürler arkadaşım eskilere daldım sayende
O eski zamanlarda kibrit cok değerli olduğu için cenazelerde kibrit dağıtılırdı kibrit almak için coluk cocuk kibrit alırım diye cenazeye gitilirdi O eski Komşuluklar kalmadıki eskiden komşu komşunun külüne muhtaç olurdu cünkü çamaşır külle yıkanırmış evde yeterli kül kalmamışsa komşudan kül alınır dola yapılırdı
Ayni şeyleri pek çok kez yaşadığımız halde bu denli ayrıntılı olarak hiç düşünmemiştim. Eski yaşam tarzımıza ve komşuluk ilişkilerine dair çok güzel bir yazı yazmışsınız. Yazım tarzınızda çok güzel çok içten olmuş. Tebrik ediyorum.
O dönemlerde yaşayıp da bu yazıda anlatılanları yaşamayan yoktur herhalde. Yaşım henüz 50 olmamasına rağmen mevsimsel olarak çıktığımız yaylalarda ateş komşuluğuna ve ırgatlığa şahit olanlardanım. Küçük dokunuşlarla büyük mutluluklar yaşanan güzel günlerdi. Şimdilerde ise mutlu olmak ve mutluluk yaşatabilmek çok zor.
Önceden komşuluk denince kendini güvende hissetmekti, herkes o mahallenin bekçisi gibiydi, şimdilerde teknoloji, şehirleşme ve ekonomik etkenler bana ne dercesine büyüyor. İnşallah güzel yazınızda ki geçmişe dair yaşanmışlıklar olması dileğiyle
Bence;ekonomik gelişmelerin sosyal kültüre olan etkisini ve dönüşümü çok güzel özetlemiş harika yazı kötüye gitmiyoruz ekonomimiz geliştikçe ihtiyaçlarımız ve kültürümüz değişiyor tarlalarda ırgat çağırarak imece üsulu yapılan işler artık yevmiye verilerek yapılır oldu önceden köz istediğimiz komşularımızdan artık emanet araba ister olduk;imkanlar şartlar değiştikçe kültürümüzde değişiyor bence tek dev avantajı köy ve mahalle koruyucu baskısının ortadan kalkması örneğin Köprübaşı gibi bir yerde kötü alışkanlık olarak saydığımız sigara içki kumar vs vs rahat ve özgürce kazanamıyordun mutlaka bir yerden baban amcan dayın veya onların arkadaşlarına yakalanıp cezalandırılma korkusu ile rahat hareket edemiyordun kötü alışkanlık etme ihtimalin çok azalıyordu ülkemizde 2007 yılında uygulamaya konulan 18 yaş altına sigara satma yasağı bizim şirin ilçemizde hep vardı sigara satan esnaf babanın dedenin içtiği sigaranın markasını bile bilirdi harici bir sigara vermezdi ayrıca babana mutlaka söylerdi sigara aldığını;ilkokul çocukları bile 3-5 km patika yollardan yürüyerek korkusuzca okula giderdi çünkü mutlaka babanın veya annenin bir arkadaşı ile yolda karşılaşırdın seni kendi çocuğu gibi kollar ve gözetirdi
Yakın geçmişimizi çok güzel anlatmışsınız. Bizzat ben de "Ates Komşuluğu" yaşadım çocukluğumda. Öte taraftan işin garip yönü, yakın geçmişte yaşadıklarımızı özlemle anıyoruz, ama sanki hiç ulaşılamaz gibi eski güzellikleri yaşamak için hiçbir şey yapmıyoruz.
Çok güzel bir yazı olmuş Abiciğim, Zevkle okudum.
Kızılderili reisin, sürüklediği kafileyi bir anda durdurması üzerine, kafileden ; neden durduk ? Sesleri gelmeye başlar. -Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı. Sanırım, 50'li yıllar sonrası kafile çok hızlı yola girdi.1983'ün katalizör etkisiyle koşmaya başlandı. Bir daha "ateş komşuluğu"na dönülür mü bilmem ama, komşuluk kelimesi çoktan defnedildi gibi...
FATİH bey çok güzel konulara değinmişsiniz kaleminize elinize sağlık.Ançak o günleri ben ve benim yaştakiler daha iyi bilir.Bashettiğin Recep ağbiyi iyi tanırım,keşke o güzel komşuluklar devam etse hatta o değirmenler motor kullanmadan su ile dönse yakıta ihtiyaç olmasa,tarlalar ekilse unumuzu korkotamızi kendimiz yapsak,kendi yağımızla kavrulsak,basit bir kibritin hesabını işini ATEŞ közüyle halletsek kötümü olur.Güzel ve sağlıklı günler dileği ile sevgiler,selamlar.
Her şey artık çok kolay ulaşılır oldu , miktarı arttı ama kalitesi düştü . Kolay ulaşıldığından değeri de düştü. İnsan ilişkilerinde de durum aynı.Kimse kimse için artık fedakarlık etmez oldu . Emek sarfetmeden ulaşabilmek mümkün olunca vazgeçmek , bir kalemde silmek , hemen yenisini almak , hemen yeni bir ilişki kurabilmek çok yaygın ve doğal bir davranış modeli haline geldi. Tüketim odaklı bir kültür gelişti. Her şeyin hatta insanın bile enflasyonu var artık .Hiç bir şeyin hiç kimsenin eski kıymet yok.Aslında çılgınca tüketerek çok önemli bir şeyi kaybettiğimizin farkında değiliz.İnsanlığımızı , erdemi ve değerlerimizi kaybettik. Kanaati unuttuk.Elimzde var olanların kıymetini bilmeyi unuttuk. Küçük şeylerle mutlu olmayı , paylaşmayı unuttuk. Verdiğin senindir. verdikçe paylaştıkça mutluluk artar.Hiç bir şeyle mutlu olmaz olduk .Alışverişin tüketimin bağımlısı olduk.Paramız olmasa bile alarak harcayarak mutlu olacağımızı zannettik .Ama yanıldık .Çünkü herşey var, arabalarımız var ,yazlıklarımız var , çift çift ayakkabılarımız var ,buzdolabımız dolu ateş yakabileceğimiz altından çakmaklarımız var ama mutlu insan yok. Gülen insan yok. Biribrine selam veren hal hatır soran insan çok az. İnsan olduğumuzu unuttuk.
Okurken ben de eski günlerin güzel adetlerinden birini daha öğrenmiş oldum. Artı bir anımda canlandı. Adana'da baba köyüne gittiğimizde dedemlerin de ahşap-kerpiç karışımı evinde odanın içinde -şimdikilerin zenginlik alemeti saydığı şömine- ocak vardı. Yazıyı okurken ninemin eğilip bir gözünü dumandan kısarak ateşe üflediği an gözlerimin önüne geldi. Dedemlerin " ateş komşusu" var mıydı bilmem ama mutlaka olduğuna eminim bu yazıdan sonra. Dil ve anlatım yönünden akıcı, samimi bir üslubunüz var Fatih Bey, kaleminiz daim olsun. Gayet güzel ve çocukluğa götüren içeriği doyurucu bir yazı olmuş. Selamlarım ve saygılarımla. Nice yazılarınızı okumak dileği ile
Merhabalar. Öncelikle kaleminize sağlık. Söz uçar yazı kalır. Yazınızın başlığı çok ilgimi çekti. Beynimde şu anki toplumun kargaşalığından tutun da yalnız kalışlığımıza, gurbette "yabancı" memleketimizde"gurbetçi"oluşumuz... Bir çok şey beynimden geçirdim. Ama okuyunca çok hoşuma gitti. Ne kadarda tanıdık. Ne güzel insanların ellerinde büyümüşüz.Mekanları cennet olsun.
Ne güzel yazı. Duygulanmamak mümkün değil. Yüreğinize sağlık. Belki de bir zamanlar iman vardı. Yegane gayemiz Allah'ın rızasıydı. Dünya hayatı sadece o gayeye ulaştıracak bir vesileydi. Sonra hakikati unuttuk ve gelip geçici olan, hayalden ve rüyadan ibaret olan dünyaya iltifat eder olduk. Aslî vazifemizi unuttuk da oyun ve oynaşta durduk. Özümüze dönmek ümidiyle... Allah yardımcımız olsun.
Türkiyenin her bölgesinde buna benzer güzelliklerin yaşandığına şahit olarak büyüdük bizim kuşağın insanları. Temel insani değerlerin canlı örneklerinin yaşam biçimi olması bizlere; -Tasarruflu olmayı -Sahip olduğumuz şeylere şükretmeyi -Darda, sıkıntı da olana yardım etmeyi -Birbirine güvenmeyi ve sahip çıkmayı -Kadim dostluklar ve ahde vefayı -Hayatımızın merkezine iyiliği ve merhameti koymayı kazandırmıştı. Geçmişte yaşanılan güzellikleri, yürekten anlatımın bizleri,maziye yolculuk yaptırdı. Yüreğine sağlık Reis.
Teşekkür ederim Türk milletinin örf ve adetlerini özü olan, komşuluk geleneğimizi hatırlattığınız için kaleminize sağlık.. Nuri Okumuş
Nostalji güzeldir, geçmişte insanın anı yaşamaktan ibaret sandığı oysaki sonrasında hatırlandığında tebessüm bırakan herşey kıymetlidir, komşuluğun dostlukla birleşmesi her zaman mümkün olmaz, kıymet verip kıymet görenlerin dostluklarının daim olması temennisi ile bizlere de geçmişten izleri hatırlatan yazınızdan ötürü teşekkür ederiz
Bize eski günleri yeniden yaşattığın için teşekkür ederim okuyunca anladım o günlrin özlemini bu vesile ile tüm ölülerimizin mekanı cennet olsun inşallah yüreğine sağlık
Benim de çocukluğum aklıma geldi.. çok güzel günlerdi, dayanışma ve sevgi dolu, insanca yaşanan.. . Yüreğine ve kalemine sağlık..
Fatih kardeşim kalemine yüreğine sağlık.Eskiden imkanlar sınırlıydı belki ama insanlık,komşuluk,maneviyat bir o kadar çoktu.Malesef dünya çok hızlı bir değişim içerisinde ve toplum olarak bizlerde bundan fazlasıyla etkilenmekteyiz.Günümüzde birçok şeye ulaşmak çok daha kolay ama insani değerleri muhafaza etmek bir o kadar zor.İnan yaş ilerledikçe o samimi hayatları daha çok özlüyor insan.
Sayın başkanım, çok güzel bir konuya temas ettiniz sağolun. Ben de çocukluğuma gittim. Sağlam aile temelleri için gerekli şartlardan biri idare etmek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ders kitaplarına da geçmesi gerekir. Selam ve saygılar.
Kaleminize saglık baskanım Su donemde daha fazla ihtiyacımız var birbirimize destege, komsuluk ılıskılerıne. Tasarrufa ve idareli kullanmaya herseyı Tesekkurler baskanım
Başkanım ne güzel anlattınız, aynı yaşam tarzı bizde de vardı. Her şey kısıtlıydı ama daha mutlu ve huzurluyduk…
Ateş komşuluğu çok güzel bir tanım olmuş. Şimdiki komşuluk ilişkilerinde maalesef yanan ateşe su dökmek var. Onun olmasın benim olsun gibilerinden. Çocukluğumda rahmetli annanemle heryere giderdim. Köy olarak herkes toplanır birinin fındığını toplamaya, toplanan fındıkları ayıklamaya, tarla kazmaya, ekin toplamaya, sabaha kadar fındık, mısır ayıklamaya. Gündüz bağ bahçede çalıştıkları için gece lüküslerle gaz lambalarıyla hayvan gübresi (kemre) taşımaya kısacası bütün köy tek haneymiş gibi iş birliği içinde çalışma dayanışma hepsi vardı. Belki boş duracak zamanları yoktu ama birlikte geçirecek çok zamanları vardı. Şimdi maalesef teknoloji denilen deccalin elinde aynı evde bile birbirimize ayıracak vaktimiz yok. Toplum olarak depresif, savurgan, iletişimsiz, düşüncesiz insanlar haline geldik. Onca teknolojiye rağmen arayıp hal hatır sormaktan aciz insanlar olduk. Oysa ninelerimiz camlara astığı beyaz çarşaflarla iletişim kurarlardı. Eğer camda beyaz çarşaf varsa orda bişey var ya düğün ya cenaze ya hasta yada yapılacak bir iş. Yani hemen oraya gidilmesi gerekirdi ve öylede olurdu. Komşuluk ve tutum hakkında vefa hakkında konuşacak okadar çok şey varki günlerce yazabilirim. Bir kelimeyle okadar çok çağrışım yaptınızki belki konudan konuya atladım. Ama eminimki ne demek istediğimi siz çok iyi anladınız. Bu yazıyı okumaya ve yazmaya vesile olduğunuz ve beni çocukluğuma götürdüğünüz için çok teşekkür ederim.
Müthiş????
Fatih bey, çocukluğumu tekrar hatırlattığınız için teşekkür ederim.Dedem ve Babaannemi tekrar hatırlatmanız ve onlara bu saatte dua etmeme vesile oldunuz. Sizinde geçmişlerine Allah rahmet eylesin.O insanların maneviyatı ve tasarruf yöntemlerini unutmadıkça T.C daim olacaktır.Saygılarımla.
Çocukluğumuz, gençliğimiz çok kıymetli değerlerimiz örnek insanlar terbiye, zerafet, nezaket birer birer beyaz atlarına binip gittiler. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Sayın Başkanım O kadar güzel bir yazı kaleme almışsınız ki yazacak tek bir kelime bulamadım. Yazdığınız herseyi içimde hissettim. Kalpten dostlukların artması dileğiyle... Elinize kaleminize sağlık
Başlığı okuduğumda duyduğum, bir ifadeyle ilk kez karşılaşıyor olmanın heyecanı, beni yazının içine çoktan çekmişti. Gözümün önüne gerçekçi fotoğraflar açıldı ki bu okuyucu için çok kıymetlidir. Babaannenizi de közlerinde kendi çocukluğumu da gördüm. Hep anlatın, hep dinleyelim kendimizi sizden. Kaleminize sağlık Fatih Bey. Kelimelerle yüklü bir yaşam seçtiğiniz için, onların hayranı olan bir insan olarak size teşekkür ederim.
o güzel insanlar, o çok zor zamanların, yaş kuşakları içindeki Sessiz Kuşak veya diğer adıyla geleneksel kuşağın (Silent Generation) insanlarıydı, yokluk içinde her şeyi var eden güzel insanlardı bize bu özlü yazınız vesilesiyle o günleri ve insanlarını hatırlattığınız için teşekkürler sayın başkanım...
Makaleyle ilgili aklımda ilk beliren şey bugünkü şartlarda ateş komşuluğnun yerini ateş komşuluğu yaptıracak neyin tutacağıydı. Yazının sonuna kadar düşünsemde aynı maneviyatı simgeleyen bir şey bulamadım. Zamanın imkansızlığı bile kendi içinde bir öğreti biçimiymiş...
Yazıyı okuyunca çocukluğuma kısa bir yolculuk yaptım.Çocukken ateşi tutuşturmak için boru ile ateşe dakikalarca üflemelerim aklıma geldi.Kalemine yüreğine sağlık.Öz değerlerimizin unutulmaması dileklerimle
Metehan Babillioğlu 08.01.2023
Her ne kadar günümüzde komşuluk ilişkileri gelişen teknoloji ve iyileşen hayat standartları dolayısı ile zayıflamış ise de, ateş komşuluğunun en güzel tezahürünü atalarımız komşu komşunun külüne muhtaçtır deyişiyle özetlemişler. Güzel yazı tebrikler.