Ben iki yorum yapmak istiyorum 1 .watsap dışında bir sosyal medyam olmadığı için ilk defa size ait bir makale okuyorum belki değişik konularda yazılarınız vardır bilemiyorum ama mesleği dışındaki bu sosyal sorunla ilgilenen bir kamu görevlisi olmanız beni fazlasıyla heyecanlandırdı 2. Gerçekten gelişmiş toplumlarda konu söylediğiniz mantıkla değerlendirilip milyarlarca orman arazisi hem atıl vaziyette hiçbir işe yaramadan çürüyüp gitmiyor hemde otokontrol sistemiyle devlete (ormanları korumak için %90 da işe yaramayan ama devlete büyük getiren binlerce orman koruma memuru ) olmadan bu iş fevkalade çözülebilir inancındayım Bu minvalde duyarlılığınızdan dolayı sizi tebrik ediyor başarılar diliyorum
Size katılıyorum fakat ülkemizin bölgeler arası sosyal ekonomik coğrafi kriterleri dikkate alınmalı . Ayrıca ormancılık aynı zamanda bir işletmeyöntemidir çok ince eleyip sık dokunulması gerekir Saygılarımla
Değerli paylaşım için teşekkürler. Benim gördüğüm Batı Karadeniz de, köylere yakın ormanlık alanda "koruma" adı altında fiili olarak böyle bir sahiplenme zaten var. Ormanların kadastrosunun tamamlanması, 2-b,orman sınırları dışına çıkarma vb. uygulamalara son verilmesi, 6831 sayılı yasa da cezaların ağırlaştırılması, orman köyü sınırları dışında oturanların işledikleri suçlar yönü ile artırım hükümlerinin uygulanmasına ilişkin önceki haline dönülmesi gerekiyor diye düşünüyorum
Güzel bir konu güzel bir yazı yüreğine sağlık. Ormanları sadece oluşturmak değil, korumaktan önemlidir. Orman yangınlarının üzerine gidilmeli Kardeşim
Kalemine, yüreğine sağlık hocam, ben kendi köyümün Güneşli nın ormanlarından bahsetmek istiyorum, köyümüzde kadastro geçmeden önce bütün ormanlık alanlar sahipliydi. Hiç kimse bir başkasının ormanından bir dal bile kesemezdi..kadastrodan sonra ormanlar elimizden alındı.. önüne gelen kaçak yollarla eline motoru alıp bilinçsizce ağaçları kesme yoluna gitmektedir.. Önceleri sahip olduğumuz yerlerden bir ağaç kesmeye kıyamazdık, ihtiyacımız olduğunda bile kurumuş, yıkılmış ağaçları keserdik..kimseyrde müsaade etmez, ormanımızı beklerdik...şimdi tam aksi bir durumla karşı karşıyayız. Fakat şunu ilave etmeliyim ki ben köyde olduğum süre içinde yabancıyı önceden sahibi olduğum yerlere kimseyi sokmamaya çalışıyorum. Aynı sorumluluk şimdi de köylüye verilirse bir nebze de olsa ormanlık alanlar korunabilir diye düşünüyorum. Benim aklımda bi fikir var.. eskiden bir dergide okumuştum özel ormanlık alanı sahiplenebiliyorsun diye.. hocam siz kanunları daha iyi bilirsiniz, varsa bana WhatsApp dan atarmısınıztlf no 5332500884 . Orman şefliği nezdinde girişimde bulunmak istiyorum. Ben köyümü seviyorum, çünkü orda doğdum ,büyüdüm .. emeklilik hayatımı köyde geçirmek istiyorum. Buna göre Kokimel de bir düzen kurdum kendime... hoşça kalın.. sağlıcakla kalın..
Değerli başkanım, yazınızda belirttiğiniz üzere"zilyetlendirme" uygulamasının etkili vr faydalı olacağına katılıyorum. Benzer uygulama yakın tarihe kadar fiilyatta vardı. Köylünün sahiplenme yaklaşımı fayda grtireceğine inanıyorum. Milli değer taşıyan ormanlarımıız yazıınız için tebrik ediyorum.
Çok haklısınız fatih bey ben Beykoz cumhuriyet köyde yaşayan hobi olarak arıcılık yapıyorum buralarda her yıl orman seyreklemesi yapılıyor ve ormandaki yaşayan canlıların yiyeceği olan meşe palamutu veren kestane ıhlamur gibi çiçek ve meyve veren ağaçların kesilmesi ormandaki canlıların aç kalmasına yol açıyor aracılığı etkiliyor
Başkanım gayet güzel ve doğru tespitler. Zilyetlendirme işi de, sadece orman muhafaza memurlarının ormanları koruma düşüncesini de kırabileceği gibi, kendisine zilyetlendirilen yeri orman köylüsünün de koruyabileceği düşüncesini de ortaya koyacağı için, ormanlarımızın korunması adına çok faydalı olur düşüncesindeyim. Orman yangınları ile hızlı bir mücadele yapılabilirse bu bile daha az orman kaybı durumunu ortaya çıkarabilir. Bence asıl olan ormanların hepimize ait ve korunması gereken bir değer olduğu anlayışını yerleştirebilmektir.
Nüfusun yoğun yoksulluğun çok olduğu yıllarda dedelerimiz manağoz vadisini gözü gibi koruyarak bizlere miras bırakmıştır, günümüzde ise kış mevsiminde çok azalan nüfusumuz özellikle ısınma amaçlı orman tahribatını asgariye düşürmüştür yaz mevsiminde fındık ocaklarından veya ormanlardan kurumuş olan ağaçlardan elde edilen odunlar fazlası ile yetebilecek seviyeye gelmiştir.Ahşap kaşık kepçe vs vs imalatı maalesef unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girmek üzere.Orman tahribatının son yıllarda artması hatalı yapılan kamulaştırmanın ve yolların çok yaygınlaşması yola yakın yerlerin kaçak yollarla orman tahribatını maalesef çok artırmıştır bence alınabilecek en önemli ve etkili tedbir ahşap kereste ve mobilya imalatı yapan atölyelerin ham madde girişi yapılan bölümlerine 24 saat aydınlatması ve açısı tam olarak ayarlanmış güvenlik kamerası takma zorunluluğu getirilmesidir ham madde girişi ve ürün çıkışı çok sıkı kontrol edilirse para kazanma amacı ile yapılan orman tahribatı minimum seviyelere çekilebilir
Sayın başkan kıymetli hemşerim. Çok önemli bir mevzuya temas ettiniz. Çok güzel tespit ve teşhislerde bulundunuz. Orman köylüsünün zihninde " Birazdaha Okusanda Ormancı olsan" fikrini silmediğin daha doğrusu silemediğin müddetçe bu Devletin malı Deniz yemeyen .... Şeklinde çok daha devam eder. Bizim memlekette Koru yani herkesin köyünde, köyünün mıntıkasında Ormanı vardır. Tapulu olmasa bile o köylü orayı korur oradan ufak tefek zaruri ihtiyaçlarını karşılar ve hiç kimse de onun korusuna girmez. Ormanlar devlet hazinesinin malıdır. Orman Genel müdürlüğü Ormanların bakımı koruması ve gelecek nesillere bırakılması konusunda kurulmuş bir kurumdur. Birimlerimiz Orman İşletme Müdürlüğü diye kurulmuş. İşin içinde işletme olunca durum farklılaşır. Önce Devlet Ormanla alakalı bakışını tekrar gözden geçirmeli ve vatandaşa buna göre eğitim öğretimini vermesi lazım. Selam ve saygılarımla .
Özenle seçilerek Ramazan ayına girilirken kaleme alınan "Orman" temalı bu metin; yazarın kimliğinden de yola çıkılarak tasavvufi manada; kamu görevlisi vasfıyla mutlak iradenin temsili ve yaradan'ın "Kahhar" olan adıyla da mutlak adalet anlamlarını Orman sembolizm ve muhtevasın da resmetmektedir ....Teşekkürler Başkanım.
Kesinlikle bu düşünceye katılıyorum: Ormanlarımız kişisel mülkiyete konu olamamakta ise de yapılacak mevzuat değişikliği ile belli sürelerle köylünün veya ihtiyaç sahiplerinin sorumluluğuna verilmelidir. (zilyetlendirilmelidir) Eğer herhangi bir yer zilyetlikle de olsa birine tahsis edilmiş ise artık oradaki emvalden kimse kolay kolay istifade edemez.
Fatih bey Önemli değerlerimizden biri olan ormanlarımızın korunmasına dair düşüncenize katılıyorum. Buna şu ilaveyi yapmak nasıl olur: Orman zilyetliğini kurallara göre yürütenlerin sigortalanması ve primin orman idaresince karşılanması. Aksoy aile bireylerini ve şahsınızı selamlar, başarılar dilerim.
Merhabalar Bildiri olarak yayınlanmış “Doğu Karadeniz’de Mülkiyet Problemleri ve Çözüm Öneri” başlıklı yayınlanmış makalemiz var.
Değerli büyüğümüz, başkanım. Öncelikle yazınız için teşekkür ederim. Bu tür yazıların insanları aydınlatması dileğiyle...Kanaatimce ormanların yok olması demek insanlığın yok olması demek, canlıların yok olması demek. Bir ağacın önemi bir ormanın önemi demektir. Yazınız için teşekkürler. Dileğim o ki çeşitli platformlarda bu yazılarınızın sergilenmesi yararlı olacaktır. Saygılarımla
Fatih bey merhaba, Öncelikle konu çok değerli ve dikkat çektiğiniz için duyarlılığınıza teşekkür ederim. Konu tüm dünyanın ve insanlığın sorunu. Çok detaylı. Örneğin Afrika kıtasının nasıl talan edildiğini 1900’lü yılların başından itibaren coğrafi haritaları takip ederek görebilirsiniz. Keza Amazonlar.. Ve maalesef kişisel değil, hükümetler/yönetimler tarafından yapılan talan ve yağmadır. Gelişen bir kaç ülke önce kaymağını yiyor, sonra bir sürü sertifikasyonlar icat edip kendilerine başka para kaynakları yaratıyor ve 3. dünya ülkelerini dibine kadar sömürüyor(FSC - PFSC - SGS) gibi. Gelelim ülkemiz ormanlarına. Hükümetlerin (Devlet cümlesini özellikle kurmuyorum) en büyük geliri sıcak para kaynağı inşaat. Sonrasında bacasız sanayi diye adlandırılan turizm. Bunlara alan açmak için maalesef bir sürü orman alanı yok ediliyor. İllegal yollarla hemde. Yoksa bir kaç kişinin, yüz tane, beşyüz tane ağaç kesmesiyle bu ormanlar tükenmez. Zilyet hakkı vererek korunması da mümkün değil. Söylediğiniz gibi öncelik halkın bilinçlenmesi. Önemini anlaması. Örneğin Kanada’da orman bölgesine yakın oturan aileler/kişiler hükümetler tarafından devlet adına öncelikle uyarılır ve bilinçlendirilir. Detayları var ama konu uzun. Bizi yönetenler ise yanan orman arazisi üzerine otel imarı verir. Yeniden ağaçlandırmaz. Çok örneği var. Yani öncelik halkın bilinçlendirilmesi, sonrasında devletin kararlı ve katı duruş sergilemesi, sonrasın da bakım ve iyileştirme. Sağlıkla kalın Hakan KIRALİ
Kıymetli başkanım yazdıklarınıza yüzde yüz katılıyorum,ben orman köylüsü bir ailenin çocuğuyum bizim ailemizin zilliyetinde ormanlarımız vardı,büyüklerimiz zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için ormandaki yaşlı ekonomik ömrünü tamamlamış bir ağaçtan ihtiyaçlarını karşılardı.Bunun dışında ormana kimselerin girmesine yada ağaç kesmelerine izin vermezlerdi.Ama diğer taraftan kendimize ait yıllarca atalarımızdan tapu ile intikal eden çayırlarımızda yetiştirdiğimiz ormanlık arazimizi devlet kadastro çalışmaları sonucu tapusunu atalarımızdan intikal ettirmeyerek orman olarak tescil ettirmesi uygulaması bizim kendimize ait ormanlık alan oluşturmamızı engelliyor. Selam ve dua ile
Bu harika köşe yazınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum Başkanım, naçizane fikrim "Ormanların korunmasının Orman köylülerinin korumasına" teslim edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın Akciğerleri hep bizlerle olsun ?? ??
Sayın Başkan önerileriniz çok güzel çok değerli.., ama lakin ülkemizde galiba bu önerilerinizin tersi oluyor ormaniye şahısların tapulu arazilerinde 3-5 kestane kızıl ağaç görünce şahsın arazisini orman Vasfı deyip elinden almış olmuyorum…
"Kıyametin koptuğunu görseniz bile elinizdeki fidanı dikin" Hz. Muhammed S.A.V. Ağacın ve ormanın önemini bundan daha mükemmel anlatan bir söz bir hadis yoktur. Keşke hepimiz bu hadise riayet etsek ozaman dünya çokdaha yaşanılabilir bir hale gelecek. Gelecek nesile çok daha güzel bir dünya bırakabileğiz.
Koruma ve kullanma dengesine farklı bir bakış açısı.. Ormanlarımıza ve ormancılığımıza göstermiş olduğunuz ilginize teşekkür eder mesleğimiz adına sizleri kutlarım. "Daha yeşil, daha orman, daha yaşanabilir bir ülkemiz olması" temenniniz için; ormanlarımızın mülkiyetinin kimde olmasının bir ehemmiyeti yoktur esasında.. Asıl olan, orman rejiminin devamı, sürekliliği, artırılabilirliği ve sürdürülebilirliğidir. Vasfı orman olan bir yerin, mülkiyetinin devlet veya özel olmasına bakılmaksızın hiç bir şekilde orman rejimi dışına çıkarılmamasıdır, esas olan... Oysa ülkemizde ormanlar hep yasal düzenlemelerle daraltılmıştır. 2B'ler, Ek-16 vb... Ormanlarımızın sürekliliğinin sağlanması durumunda önerinizin dikkate alınmasında hiçbir sakınca yoktur, düşüncesindeyim. Hatta bu görüşünüzü Anayasamızın 170. maddesinin de desteklediği kanaatindeyim. Saygı ve selamlarımı sunarım.
Fatih bey merhaba; Ben de bölgemizin hatta Köprübaşı ilçesinin bir evladı olarak, bölgemizde bu orman sorunun bir kangren haline geldiği kanaatindeyim. Yazınızın bu manada çok faydalı ve anlamlı olduğu düşünüyorum. Zaten eski Osmanlı tapusuyla orman maliki olan köylüler ormanını evlat gibi koruyordu. Şimdiki durumda ise köylüler vatandaş asli ihtiyacı olan ısınma için gizlice,korkarak ormandan odun temin etmektedir. Yazınızda önerdiğiniz orman koruma metodunu sizin gibi hukuk adamlarının öncülüğünde gündeme getirmek faydalı olur diye düşünüyorum. Fatih bey; Eğer uygun görürseniz, bir iletişim adresi verirseniz orman kanunu ile ilintili özel bir konu hakkında sizden bilgi almak istiyorum. Saygılarımla Orhan Akbulut
Bilindiği üzere ormanlar hayatımızda çok önemlidir, devlette bu konuda kanunlara formaları koruma altına almıştır, günümüz ihtiyaçlarında bazı maddeler de değişiklik yapılması hasıl olmuştur, "ormanı ormancı değil, köylü korur, cümlesi uygulamalarla da göstermişti doğru cümledir, bu nedenle günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak kanunun yapılması şarttır, bir hukukcu olan sayın Fatih Aksoy bey konulara vakıf, yapılacak yeni düzenlemeler de katkıda bulunması doğru olacaktır,
Cemil Karataş 21.03.2023
Başkanım. Özellikle bizim köyler gibi ormanların zilyetlikle sahiplendiği yerlerde, veya orman olup sosyal sıkıntı yaşanıp hiçbir ormancılık faaliyeti yapılamayan ormanlarda Yapılabilecek bir uygulamadır. Zaten bozuk olan ormanlarda özel ağaçlandırma ile bu alanlar 49 yıllığına talep edene verilebiliyor. Belki blok ormanlarda uygulaması sıkıntı olabilir. Ama koruma yönüyle kesinlikle toplumsal bilinç oluşturulmalı. Sadece bir kuruma bırakılmamalı.